Burdur, doğal zenginliklerinin yanı sıra, kendine özgü dil yapısı ve kelimeleriyle de dikkat çeken bir şehir. Anadolu'nun çeşitli köylerinde olduğu gibi, Burdur'da da zamanla kaybolmaya yüz tutmuş ancak hala halk arasında yer eden birçok kelime mevcut. Bu kelimeler, Burdur’un kültürel dokusunu yaşatmaya ve geleneksel konuşma tarzını sürdürmeye devam ediyor.
Bu kelimeler, şehrin geçmişine ışık tutan ve yerel halkın günlük hayatına yansıyan ifadeler olarak büyük bir öneme sahip. Burdur'un özgün dilinin birer parçası olan bu kelimeler, şehrin sözlü kültürünün geleceğe taşınmasında da önemli bir rol oynuyor. İşte, Burdur’un yerel dilinde sıkça karşılaşılan, geçmişten bugüne taşınmış anlamlı kelimeler:
Ağıl: Küçükbaş hayvanların barındığı yer. Bacakça: Kısa boylu, tıknaz kişi. Cendır: Zor, sıkıntılı durum. Çatlak: Sakar, dengesiz kişi.Dızdız: Üşüme hissi, titreme. Ebesütü: Anne sütü. Goyuvermek: Umursamamak, boş vermek. Haşırt: Hızlı ve sert bir hareketi ifade eden ses taklidi. Igan: Ağır başlı, olgun kişi. İndim: Yokuştan aşağıya inme. Külleme: Bir şeyi tamamen doldurmak ya da kaplamak. Löpürdemek: İştahla yemek yeme hareketi. Meleşmek: Koyun veya keçi sesi çıkarmak. Nacak: Küçük balta. Oğşamak: Çabalamak, uğraşmak. Pırtı: Eskimiş giysi veya bez parçası. Sarıg: Güçsüz, bitkin düşmüş kişi. Şirdan: Hayvanın mide kısmı, özellikle sakatat olarak tüketilen bölüm. Tapırdamak: Gürültülü yürümek, ayak sesleri çıkarmak. Usandırmak: Bıktırmak, sıkmak. Vızır vızır: Hızlıca hareket eden, yoğun bir şekilde işleyen. Yancık: Ateşin yan tarafı veya destekleyici kişi. Zırlamak: Gereksiz konuşmak veya ani ses çıkarmak.
Burdur’un bu özgün kelimeleri, hem şehri hem de insanını tanımak adına önemli bir kültürel miras taşıyor. Bu kelimeler, geçmişin izlerini bugüne taşırken, Burdur’un geleneksel yaşam tarzını yansıtmaya devam ediyor.