20 Nisan 2024 Cumartesi

SON DAKİKA
Dr. Orhan Eren

Dr. Orhan Eren

hasanguraksu151515@gmail.com
26 Temmuz 2020 Pazar 16:48

DR ORHAN EREN YAZI

Çok duymuşuzdur her tarafım ağrıyor, bütün vücudum ağrıyor diye; grip olduğumuzda, ateşli bir hastalık geçirildiğinde bizi öksürükten ateşten daha fazla rahatsız eden yaygın vücut ağrılarını çoğumuz yaşamışızdır ve bunun ne kadar zor bir süreç olduğunu, üç beş günün bile ne kadar zor geçtiğini biliriz. Grip gibi virüslere bağlı veya mikroplara bağlı enfeksiyon hastalıkları çoğu kez bağışıklık sistemimizin mikroplara karşı yaptığı savaşı kazanmasıyla kendiliğinden iyileşir. Ancak bazı romatizmal ve sistemik hastalıklar vardır ki bu yaygın ağrılar tedavi olmadıkça doğru teşhis konmadıkça geçmez. Düşünsenize aylarca yıllarca geçmeyen ağrılarla yaşadığınızı.

Başta brusella olmak üzere kronik (uzun süre devam eden) enfeksiyon hastalıklarında yaygın ağrılar olabilir. Brusella dediğimiz çiğ süt ve süt ürünleri ile geçen hastalıkta hastalar sanki devamlı gripmişim gibi her tarafım ağrıyor şeklinde şikayetlerini dile getirirler. Kronik enfeksiyon hastalıklarında çoğu kez hafif ateş veya ara ara gelen ateş ve terleme bazen üşüme titreme eşlik eder. Kan tahlillerinde CRP ve Sedimentasyon çoğu kez yüksektir.

Yine kanser hastalarında yaygın ağrıya ek olarak tümör dokusınun olduğu bölgede daha belirgin bölgesel ağrıda eşlik eder. Bu hastalarda kilo kaybı halsizlik yorgunluk gibi genel semptom(şikayet)larda eşlik eder.

Yaygın ağrı yapan romatizmal hastalıklara gelince fibromiyalji ve yaygın osteoartrit en sık nedenlerdir, bu iki hastalıkta CRP ve Sedimentasyon yükselmez diğer bir deyişle iltihaplı olmayan romatizmal hastalıklardır. Yine iltihaplı (enflamatuar) romatizmal hastalıkların çoğunda da yaygın ağrı olur.

Kronik yaygın ağrı yapan hastalıklar bir biri ile çok benzedikleri için sıklıkla karıştırılırlar ve doğru teşhis konulamazsa tedavide olamazlar hastaların gezmediği hastane, muayene olmadığı doktor kalmamasına rağmen ağrıları geçmeyebilir. Fibromiyalji tanısı almış olan birinin ilaç, fizik tedavi almasına rağmen ağrıları devam ediyorsa fibromiyalji hastalığına eşlik eden başka bir romatizmal veya mikrobik hastalığının araştırılması gereklidir. Fibromiyalji sıklıkla iltihaplı romatizmal hastalara eşlik eden bir tablo olabilir ardındaki iltiphaplı romatizma bulunup tedavi edilmedikçe fibromiyalji tablosuda iyileşmez. Yine bel fıtığı tanısı aldığı fizik ve ilaç tedavisi aldığı hatta ameliyat olduğu halde bel sırt ağrıları geçmeyen hastaların bel fıtığı dışında iltihaplı omurga romatizmasını (Spondil Artro Pati; S pA) düşünmeleri gerekir.

İltihaplı romatizmal hastalıklardan yaygın ağrı yapan en sık iki hastalık spondilartropatiler (SpA; omurga romatizması) ve bağ (kollagen) dokusu hastalıklarıdır yine Polimyalji romatika'da pek tanınamayan sedimantasyon ve CRP'nin yüksekçe olduğu üçüncü sıklıktaki romatizmal bir hastalıktır. Ancak tüm iltihaplı romatizmal hastalıklarında yaygın ağrı yapabileceği bilinmelidir.

Yaygın ağrıya yol açan, teşhis konulamayan en sık görülen üç ilthaplı romatizmal hastalık Spondilartropati, bağ dokusu hastalığı ve polimiyalji romatikadır. İtihaplı olmayan ronatizmal hastalıklardan yaygın ağrı yapan en sık 2 tanesini fibromiyalji ve yaygın osteoartrit olarak saymıştık, bir diğeri ise D vitamini düşüklüğü ile giden Osteomalazi'dir.

Romatoloji uzmanları kendi ana konuları olan iltihaplı(enflamatuar) romatizmal hastalıkların hepsini hastayı muayene ederken düşünür ve şüpheli bulduğu hastalıklarla ilgili tahlil, röntgen ve MR başta olmak üzere çeşitli testler ister ve bu hastalıkların olup olmadığuna modern/çağdaş kanıta dayalı TIP/hekimlik kurallarını rehber edinerek kendi yorumu ile analiz ederek karar verir. Bazen kanıtların yetersiz olduğu durumlarda hastanın tedaviye vereceği cevap ile teşhisini kesinleştirebilir; FMF(akdeniz ateşi) hastalarında kolşisin verildiğinde hastanın ataklarının geçmesiyle FMF tanısı kesinleşir. Atak sırasında muayene edilemeyen FMF hastalığından hastanın anamnezi(ifadesi)'ne dayanarak şüphelenildiğinde kolşisin ilacı günlük olarak devamlı verilir ve atak tekrarlamazsa tedaviden teşhise gidilmiş olur. Günümüzde kanıta dayalı modern tıp kuralları geçerli olsada sadece hastanın ifade ve/veya muayene bulgularına göre klinik tanı koymak uzmanlık ve tecrübe ister.

İltihaplı romatizmal hastalıklardan en sık yaygın ağrı yapan yukarda saydığımız üç hastalıktan kısaca söz edersek bu hastalardaki yaygın ağrı gece ve sabah uyandığı saatlerde çok daha fazladır, hareketle saatler içinde azalır. Sabah ağrılarının daha çok olması yanında sabahları eklem, bel kalça sırt kol bacak gibi bölgelerde eklemlerde hareket kısıtlılığı belirgindir. Gün içinde birkaç saat sonra bu hareket kısıtlılığı kaybolur.

Bu üç hastalıktan iltihaplı omurga romatizmasında(SpA) ağrı ve hareket kısıtlığı (sabah tutukluğu, katılaşma, robotlaşma) bel kalça ve sırt bölgesinde daha belirgindir. SpA hastalığında hastalığın merkez üssü sakroiliak (leğen kemiği) eklem olmasına rağmen kol ve bacak eklemleride etkilenebilir dahada önemlisi SpA hastalığı kasların kemiğe bağlandığı entez dediğimiz bölgelerde de iltihap yaptığını ve iskelet sistemimizi kas ve kemiklerin oluşturduğunu dişündüğümüzde SpA lı hastalarda yaygın ağrı olacağını düşünmemiz gerekir. SpA lı hasta bel ağrılarını daha önce MR ile tanı aldığı bel fıtığına veya yaygın kas ağrısı yapan fibromiyalji hastalığına bağlasa da eşlik eden ana hastalığın SpA olduğu tespit edilemezse hasta hastane hastane, doktor doktor gezmeye devam eder. Bu arada SpA hastalığı, omurga eklemlerini sertleştirmiş kamburluk yapan Ankilozan Spondilit (AS) hastalığının bir çeşidi veya erken hali olduğu olduğunu belirtmek isterim. Sedef hastalarında vr bazen kanlı da olabilen ishal ve karın ağrısı ile giden Chron, kolitis ülseroza gibi iltihaplı (infkamtuar) barsak hastalarında da sıklıkla beraber olduğuda bilinmelidir.

Poli Miyaljia Romatika (PMR) dediğimiz türkçede iltihaplı kas romatizması diyebileceğimiz hastalıkda ise hastanın asıl şikayetleri omuz ense üst kol kasları ile kalça ve üst bacak kaslarında yaygın ağrı yanında sabahları belirtilen bu kaslarda şiddetli ağrı ve katılaşma robotlaşma şeklindedir. PMR li hastalar sabah saçlarını toplamakta, abdest almakta, tuvalete oturup kalkmakta çok zorluk çekerler öğlene doğru bu harketleri ancak yapabilirler. Bu hastalarda CRP ve sedimentasyon belirgin yüksektir ama kas enzimi olan CK (CPK) testi normaldir. CK testinin çok yüksek olduğu Polimiyozit hastalağı bir sonra değineceğimiz bağ(kollagen) dokusu hastalıklarından biridir. Polimiyozitte kas ağrısından ziyade üst kol ve üst bacak kaslarında güçsüzlük ön plandadır eğer ciltte göz çevresi morluğu gibi cilt şikayetleri varsa dermatomiyozit adını alırlar.

En sık yaygın ağrı yapan iltihaplı romatizmal hastalıklardan üçüncü grup az önce polimiyozit/dermatomiyozit ile giriş yaptığımız iltihaplı bağ(kollagen) doku hastalıklarıdır. Bu grubun en ünlüsü Lupus denen başta böbrekleride tutabilen hastalık olmasına rağmen Sjögren sendromu dediğimiz göz kuruluğu, ağız, cilt vajen kuruluğu da olabilen hastalık bağ dokusu hastalıklarının en sık görülenidir. Sjögren, Lupus, Skleroderma gibi undiferansiye bağ dokusu hastalığı yani atipik, özgünleşmemiş bağ dokusu hastalığı çok sık görülen yaygın ağrı yapan romatizmal hastalıklardır. Bağ dokusu hastalıklarında ve PMR hastalığında kortizon tedavisine hastalar dramatik mükemmel cevap vermekte ağrıları geçmekte sabah rahat kalkıp ev işlerini kolayca yapar hale gelmektedir. Bir çok iltihaplı romatizmal hastalıkta olduğu gibi kortizon tedavisi iltihabın alevini söndürerek CRP, sedimantasyon tahlillerini normale getirerek hastanın bızla iyileşmesini sağlamak hastalığı kontrol altına almak için çok gerekli elzem bir ilaçtır ancak uzun dönem tedavide kortizon olmayan ilaçlarla hastalığın kontrol altına alınarak mümkünse kortizon tedavisinin keslmesi uygun olacaktır. Kortizon yerinde ve uygun dozlarda kullanıldığında asla zararlı olmayan çok faydalı dramatik iyileşme sağlayan hastanın yeniden doğmuş gibiyim demesine yol açan hekime dua edilmesine vesile olan ilaçlardır. İltihaplı ronatizmal hastalıklar çoğu kez diyabet gibi hipertansiyon gibi kronik hastalıklardır ve anti romatizmal ilaçların etkinliği başladıktan sonra hemen çoğu hastalıkta kortizon tedavisinin kademeli olarak kesilmesi planlanır ancak bazen yaşam boyu kortizon kullanmamız gereken hastalar olabilmektedir. Bu hastalarda osteoporoza karşı D vitamini, kalsiyum desteği ve osteopeni varsa bile ostoporoz gibi tedavi ederek önlem alıyoruz yine devamlı kortizon kullanan hastalarda çok önemli bir konu kortizon kullanımının aniden bırakılmaması gerektiğidir. Ani bırakılma durumunda hep dışardan aldığı kortizonu vücüt aniden üretemez ve insan kortizon/hormon eksikliğine girer tansiyonu düşer, halsiz bitkin kalır hatta ağır stres hormon eksikliği oluşursa ölüm ile bile sonuçlanabilir. Evde gazlı ocak kullanmak, ormanda mangal yapmak gibi her işin dikkat edilmesi gereken kurallarına uyulduğu sürece her ilaç tedavisi hastayı iyileştirmek için verilir yan etki yapması için değil. Yan etki binde bir, nilyonda bir nadir görülen bir durumdur. Her bayram milyonlarca insanımız yollara düşmekte onlarca yüzlerce insanımız ise yola düşmenin yan etkisi olan trafik kazalarına maruz kalarak yaralanmakta, sakat kalmakta hatta ölmektedir. Uçağa bindiğininizde hostesler basınç düşmesi, uçak düşmesi durumunda yapacaklarımızı anlatırken hiç kimse uçaktan inmediği gibi muzdarip olduğumuz hastalığımızın etkin tedavisinden de yan etki olacak diye imtina etmek tersine aldığım ilaçlar bana iyi gelecek diye düşünmeli beynimizi ruhumuzu pozitif motive etmeliyiz. Merak etmeyin hekimleriniz sizin sağlığa kavuşmanızı en az sizin kadar istiyorlar. Zaten hastasının iyileşmesini istemeyen hekim olmaz olamaz.Sağlıkla sağlıcakla kalın

YORUM EKLE

Güvenlik Kodu

ÇOK OKUNANLAR